Beşinci Mevsim

/senin kuşların olurdu mevsimi yolculuklara çağıran
içli taşra kızların, gizemli eviçleri
kapıların olurdu korkudan çok denizlere açılan
o denize açılan ellerin nerde şimdi
(İsmet Özel)/

Siyah beyaz bir filmi andırır gidişler ve kalışlar. Giden ve kalan.

-Giden ardında bıraktıklarıyla hatırlanır;kalan, veda bakışlarıyla

-Giden ayrılık sancısı olur;kalan,sancıya yoldaş

-Giden gitmiştir artık;kalan Beşinci mevsim hasretlerde.

Ve geriye bir şehir kalır,bir yalnızlık.bir hasret.

Istanbul

/Göklerden hicran yağdı, İstanbul’lu bir geceydi
Yere düşen her damlanın yüreğinde sen vardın
İsmin dudaklarımda idamlık bilmeceydi
Yalansa kahrolayım, sen İstanbul kokardın/(Serdar Tuncer)

Kutlu şehir Istanbul…

Seviyorum bu şehri. Karmaşasını,insan telaşelerini,dar sokaklarını,vapurun ardından süzülen martılarını,cami önlerinde güvercinlerini,en çokta tarihi kokusunu…Bir yere ulaşma aceleciliğini,taksi yerine halk otobüslerini tercih etmeyi,zaman zaman çıkan küçük sürtüşmeleri:),”kaptan yeter!ikinci katı yok otobüsün!” nidâlarını:),herzaman olmasa da yaşlılara yer verilmesini..Sabır şehri istanbul,seviyorum bu şehri.